Özel Güvenlik Hizmetleri Kapsamında Osmanlı İmparatorluğu'nun İşleyişi

özel güvenlik hizmetleri kapsamında osmanlı devleti

Osmanlı Devleti özel güvenlik hizmetleri konusunda, kuruluşundan çöküşüne kadar geçen 624 yıllık dönemde 1.800.000 km toprak genişliği ile yönetimi en güç olan devletlerden biri olarak tarihe geçmiştir. Gerek hüküm sürdüğü toprak genişliği gerekse toprakları üzerinde barındırdığı nüfus yoğunluğu ile özel güvenlik hizmetleri konusunda zor bir yönetime sahip olan Osmanlı Devleti, güvenlik hizmetleri konusunda birbiriyle koordineli çalışan birçok birim oluşturmuş ve asayişi bu şekilde sağlama yoluna gitmiştir.

Osmanlı Devleti’nde güvenlik hizmetlerini ele alacağımız bu makalemizde, Osmanlı’nın güvenlik hizmetlerinden sorumlu yetkili makamını, güvenlik hizmetinin nasıl sağlandığını ve güvenlik hizmetleri için hangi yöntemlerin yönetimde ele alındığını inceleyeceğiz.

Osmanlı Devleti’nde Özel Güvenlik Hizmetlerinden Sorumlu Makam

Osmanlı Devleti’nde özel güvenlik hizmetleri konusunda asayişi sağlamak için kurulmuş olan yetkili makam kadılıktır. Kadı, padişah tarafından atanan ve bulunduğu bölgede padişahın mutlak yetkisine sahip olan ve yalnızca padişah ile divana karşı sorumlu olan kişilerdir.

Kadıların başlıca idari görevleri şu şekildedir:

  • Şehrin yönetimini ve şehrin asayişini sağlamak
  • Esnaf loncalarının denetimini gerçekleştirmek ve düzene sokmak
  • Cami, vakıf ve okulların yönetimlerini düzenli olarak denetlemek
  • Üretim ve pazar yerlerini düzenli olacak şekilde denetlemek
  • Şehrin imar düzenini sağlamak ve denetlemek

Osmanlıdaki Kadılık makamı bugünkü valilik makamına denk olduğundan ve kadıların birçok görev ve sorumluluğunun bulunmasından kaynaklı olarak, güvenlik hizmetleri konusunda kadılara yardımcı makam olarak subaşılık makamı oluşturulmuştur. Subaşı makamına atanan kişiler başlarda merkezi yönetim tarafından atanırken, 16. yy. sonlarından itibaren beylerbeyi ve sancakbeyleri tarafından onlara bağlı bir memur olarak atanmaya başlanmıştır. Osmanlı tarafından subaşı makamına atanan kişilerin başlıca iki görevi bulunmaktadır, bunlar vergileri toplamak ve kolluk görevini yerine getirmektir. Bu noktada kadının hükümlerini ve merkezden gelen emirleri uygulamak, suçları önlemek ve suç işleyenleri takip ederek yakalamak, kadının suçlu bularak hüküm verdiği kişileri cezalandırmak subaşının başlıca görevleri arasında yer almaktadır.

Subaşının yanında güvenlik hizmetleri için çalışan bir diğer kadı yardımcısı da yasakçılardır (ases). Kanunnamelerle şehrin neresinde kaç tane bulundurulacağı belirlenen asesler, geceleri çarşı ve pazar yerlerini beklemekle görevlendirilen kişilerdir.

Özel Güvenlik Konusunda Türklük Geleneği: Tımarlı Sipahileri

Tımarlı sipahileri Türk devletlerinde özel güvenlik hizmetleri çalışmalarını sağlamak için var olan, beye bağlı atlı savaşçı tipinin Klasik Osmanlı’daki karşılığıdır. Büyük Selçuklu sisteminin bel kemiğini oluşturan tımarlı sistemi daha sonra Anadolu Selçuklu ve diğer Türkmen devletlerinin de bünyesinde uygulanmış ve güvenlik hizmetlerini sağlama konusunda merkezi yönetime büyük fayda sağlamıştır.


Başlıca görevi savaş zamanında savaşa katılmak ve barış zamanında sorumlu olduğu bölgenin güvenliğini sağlamak olan tımarlı sipahileri, tımar sahibine bağlı olarak yetiştirilmekteydi. Tımar sistemine göre tımar sahipleri halktan vergi toplayarak topladığı vergiyle asker yetiştirir ve sorumluluğunda bulunan toprağı işleterek temel ihtiyaçlarını karşılardı. Böylece tımar sahibinin sorumluluğunda bulunan taşra sakinleri devlete yük oluşturmadan kendi kendilerine yaşarlarken bir yandan da güvenlik hizmetlerini sağlama konusunda merkezi yönetime destek olacak bir askeri birlik yetiştirirlerdi.

Tımar sahipleri boyutlarına göre rütbelendirilirdi. Buna göre;

  • Küçük tımar sahipleri; er ve erbaş
  • Orta tımar sahipleri; astsubay
  • Büyük tımar sahipleri; küçük rütbeli subay
  • Küçük zeamet sahipleri; binbaşı
  • Orta zeamet sahipleri; yarbay
  • Büyük zeamet sahipleri; alaybeyi rütbesindeki yüksek rütbeli süvari subayları

Zeamet: Yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar.

Tımar veya zeamet sahibi kimseler topraklarını üç yıldan fazla işlemedikleri taktirde, topraklarını kaybederlerdi. Aynı zamanda güvenlik hizmetlerini sağlama konusunda büyük öneme sahip olan tımar ve zeamet sahibi kişiler öldüğü taktirde sorumluluğunda bulunan topraklar büyük oğluna, küçük kardeşine veya yeğenine verilirdi. Ancak bu devretme işlemi toprağı idare edebilecek sorumluluğa sahip kişilere devredilmesi için alayın da onayı ile gerçekleştirilirdi.

Taşranın GüvenliğiniSağlamada Derbent Teşkilatı

Osmanlı Devleti’nde yol ve ticaret güvenliğini sağlamak maksadıyla yapılan derbentler dört tarafı duvarlarla çevrili küçük yapılardır. Güvenlik Hizmetlerini sağlama noktasında stratejik öneme sahip olan derbentler genellikle ana yolların kavşak noktasında ve stratejik önemi yüksek olan bölgelerde kurulmuştur.

Osmanlı Devleti’nin resmi belgelerine göre güvenlik hizmetleri alanında faaliyet göstermek üzere bir yerde derbent teşkilatının kurulması için o bölgenin korkulu, tehlikeli, sık sık baskın ve eşkiyalıklara maruz kalan bir bölge olması gereklidir. Derbent teşkilatının oluşumu için bölgeden sorumlu kadı derbent mevkiini merkeze bildirir, merkezden gelen ekip durum tespiti için bölgeyi inceler, inceleme olumlu olduğu takdirde bölgeyi şer’i olmayan vergilerden muaf tutarak derbent olarak merkeze rapor ederdi. Derbent bölgesi olarak ilan edilen bölgenin durumu, güvenlik hizmetleri konusunda engel teşkil etmemesi için civar bölgelerdeki kadı ve sancakbeylerine de bildirilirdi. Aynı zamanda bu bölgede derbentçi olarak görev yapılacak kişilere de derbentçi olduğuna dair bir belge verilir ve bir nevi bugünkü güvenlik kimlik kartı gibi kişinin mesleği ve görevi resmi olarak belgelendirilirdi.

Osmanlı Devleti’nde taşra teşkilatlarının güvenliğinin sağlanması için kurulan tımar sistemine ek olarak, yolların ve ticaret faaliyetlerinin yapıldığı lokasyonların güvenliğini sağlama noktasında hizmet vermesi için kurulmuş olan derbent teşkilatı, güvenlik hizmetlerini sağlama noktasında tamamlayıcı rol oynayan önemli bir kuruluş olmuştur.